1998 yılında, henüz büyük Marmara depreminin olmadığı günlerde Mimarlar
Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde Yönetim Kurulu üyelerinin ve Şener Özler’in
çabalarıyla Mimarlara Mektup bülteni
düzensiz olarak yayımlanıyor, bunun yanı sıra “İstanbul Raporları” başta olmak
üzere gündeme ilişkin pek çok yayın etkinliği sürdürülüyordu. Öte yandan uzunca
bir süredir şube dergisinin yayımlanması fikri
zihinlerde mayalanmaktaydı. Nasıl bir dergi olması gerektiği üzerine örnekler
geliştiriyor ve format tartışmaları yürütüyorduk. Bu vesileyle hazırladığım,
Şener Özler’le ve ilgili arkadaşlarla paylaştığım bir metin arşivimde duruyor. 10
Mayıs 1999 tarihli ve “Mimarlık Dergisi Taslağı” başlığını taşıyan metin o
günlerdeki gündemimizi ve neler yapmak istediğimizi çok iyi aktarıyor. Elbette
hepsini yapamadık, bazı bölümler gerçekleşemedi, onların yerine daha farklı pek
çok proje gerçekleştirdik.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin yayını olarak çıkması
düşünülen ve bir süredir hazırlıkları yapılan yayına ait bundan önceki
toplantılarda tutulan notlardan ve yapılan konuşmalardan hareketle bazı
noktaların altını çizmek istiyorum.
Dergisi bol bir sektör olduğumuz gerçeğini gözden uzak tutmamalıyız. Gerek Oda’nın
kendisinin, gerekse özel sektörün bol renkli, duyurulu, değişik açılardan
konuyu ele alan pek çok dergisinin yanı sıra bizim bir dergi çıkarmamızın bir
anlamı olmalı. Aranır, tekrar tekrar bakılır, başvuru kitabı olarak saklanır
bir dergi olmalı. Piyasa dergilerinin el atamadığı konular hem de sayfa
sınırlaması olmadan burada yer almalıdır. Ama bütün bunlara ilaveten de
okunabilir, yüzüne bakılabilir bir dergi olması da gerekir. Bunca derginin
içinde teknik olarak da bir düzeyi tutturmalıyız. Sadece içeriğimizle seslenmek
istediğimiz kitleye ulaşabileceğimizi sanmıyorum.
Derginin değişik alt başlıkları ve bu alt başlıkların da birer sorumlusu
olmalıdır. Bunlar Oda bünyesinden olabileceği gibi dışarıdan, üniversiteden
veya serbest çalışan mimarlardan da olabilir. Her sayı bu başlıklar altında yer
alacak konuların değerlendirilmesi yapılır. Bunlardan bir veya iki tanesinin
içeriği o sayı için göz doldurmayabilir ve konmayabilir. Ama hedef her sayıda
bu başlıkların altının doldurulması ve derginin zenginliğinin sağlanması
olmalıdır.
Bu başlıkları şöyle sıralayabiliriz:
Mimarlık
Gündemi: Oda olarak bülten de çıkardığımızı dikkate alarak bazı haberleri daha
geniş, fotoğraflı vb. işlenmesi için dergiye ayırmamız gerekebilir. Son
yaptığımız toplantıda Kız Kulesi İnşaatı
ile ilgili olarak bir şeyler düşünmüştük. Böyle bir haberi Kızkulesi’ni
gezerek, fotoğraflarını çekerek, mimarıyla konuşarak, varsa projesini edinip
yayınlayarak yapabiliriz. Aynı konuda eleştirel bir yaklaşımı da sayfalarımızda
yayınlayacağımızı mimarına söyleyebiliriz.
Mimarlık ve
Kuram: Bir önceki Oda dergisinde mimarlık kuramı ile ilgili olarak pek çok yazı
çıkıyordu. Pek ilgilisi yoktu, Genel Kurul’da da çok eleştirilmişti. Nitekim
yeni dergi kurulu böylesi yazılara pek yer vermiyor. Ama biz dergide böyle
yazılara yer vermeliyiz. Dozunu iyi ayarlayarak, mümkünse yerli yazı da
bularak. Piyasa dergilerinden farklı olacağımız konulardan birisi budur. Bu
konuda uygun bir sorumlu tespit edebilirsek bizlere planlı bir yazı programı
hazırlayabilir. Yoksa rastgele yapılmış çevirilere kalırız ve varmak
istediğimiz noktadan uzaklaşmış oluruz. Ayrıca derginin grafik hazırlıkları
sırasında ortaya çıkacak olan genel sayfa düzeninden ayrı olarak böylesi
sayfalar sarı renkli kâğıda ve tek renkli basılabilir. Böylece diğer sayfalarla
farkı da vurgulanmış olur.
Mimarlık
Eleştirisi: Mimarlık eleştirisi oldukça az yapılmaktadır. Bazı
binaların mimari olarak değerlendirilmesi Oda’yla olan sorunları nedeniyle
yapılmamakta, bazı olumlu örneklerin de değerlendirilmesi ihmal
edilebilmektedir. Bu kapsamda ayrıca yabancı örneklerin de eleştirisi
yapılabilir. Daha önce düşünülen taklit binalar sorunu da burada
değerlendirilebilir.
Dosya: Konu hakkında etraflıca durulmuş,
dosyaların içeriğinin boşalmaması için düşünülen yazıların ve çizimlerin
bulunmasında fayda var. Özellikle mimarlık dergisi olarak çok çizim
yayımlamamız gerekir diye düşünüyorum.
Mimarlık ve
Eğitim: Ülkemizdeki eğitim sorunu üzerinde önümüzdeki dönemde çok daha fazla
duracağımız anlaşılıyor. Bu konudaki yazıların, öğrenci projelerinin, okullar
arası karşılaştırmaların yapılabileceği bir bölüm olarak düşünüyorum. Yurtdışı
okulların mimarlık eğitim programlarının da incelenebileceği, yöntem üzerine
inceleme ve polemik yazılarının yer alacağı bir bölüm.
Mimarlık
Öğrencileri: Öğrenci projeleri, tanıtımlar, yaz programları,
okullardan haberler vb. Nasıl bir mimarlık ortamı bekliyorlar, ne umuyorlar, ne
buluyorlar. Öğrenci profilini tespit edebilmek… (Oda’dan neler bekliyorlar diye
de sorulabilir.)
Mimarlık ve
Arkeoloji: Genel olarak arkeoloji değil belki ama mimariyi
ilgilendiren kısmıyla konuyu ele alan bir bölüm dergiyi hem içeriğiyle, hem de görsel
malzemesiyle zenginleştirir diye düşünüyorum. Bu bölümde ufak çaplı bir
arkeoloji sözlüğü koyabiliriz. Her sayıda bir kaç objeyi tanıtan resimli bir
bölüm.
Mimarlık Tarihi:
İstanbul gibi bir şehirde her köşede tarih var. Ayrıca bu tarihi binaların
altında, yanında da tarih var ve bugün neredeyse kaybolmuş durumda. Derginin
önayak olmasıyla bazı kaybolmuş binaların yerine anı plaketleri koyabiliriz. Bu
plaketlerde örneğin “Ey yolcu bilmeden basıp geçtiğin bu yerde daha önceleri
Mimar Sinan’ın hamamı vardı, Menderes yıkımları sırasında yok oldu.” vb.
yazabilir ve varsa mevcut röperler dikkate alınarak hazırlanan bir planı yer
alabilir.
Mimarlık ve
Kitap: Yeni kitapların tanıtımı yapılmalıdır. Bir veya iki kitap geniş olarak ele
alınabilir. Ama o periyod içinde çıkan bütün mimari kitaplar tablet halinde
künyeleri de yazılarak tanıtılmalıdır. Ayrıca bu bölümde Mimarlar Odası’nın
kütüphanesinin tanıtımı da yapılmalı, kütüphanenin kartoteksi yayınlanmalıdır.
Modern Mimarlık
Rehberi: Modern yapıların tanıtıldığı bir bölüm olarak düşünüyorum. Bu bölümde yer
alacak yapılar şehirdeki konumlarını gösteren ufak bir krokiyle birlikte
sunulmalıdır. Mimarını, yapılış yılını, dış ve iç fotoğrafını ve mümkünse
planını vermeliyiz. Bu sayfaların grafik düzeni dergiden ayrı olmalıdır diye
düşünüyorum. Hatta mümkünse derginin eki olarak vermeliyiz ve sayfa düzenini
bir klasöre konulabilecek şekilde düzenlemeliyiz. Böylece her mimar kendi
örneklerini de ilave ederek kendisi için modern
mimarlık atlasını hazırlayabilir.
Kent
Mobilyaları: Oturma grupları, çöp kovaları, otobüs durakları, saat,
çeşme vb. mevcutları değerlendirme, yurtdışı örnekleri tanıtma, bu konuda kent
mobilyaları yarışması açılmasını tavsiye etme vb. işlenebilir.
Mimarlık ve
Sözlü Tarih: Kendi tarihini yazamayacak olanların, eski ustaların,
mimarların ve yapı üretme sürecine şu veya bu şekilde katılmış olanların
anılarının sözlü tarih yöntemiyle edinilmesi ve yayınlanması. Bu ayrıca Oda
için de iyi bir arşiv çalışması olacaktır.
Mimarlık Arşivi: Eski projelerin
toplanması kampanyası açalım. Bunların korunabileceği bir düzenek hazırladıktan
sonra eski mimarlara çağrı yapalım, gelen örnekleri de yayınlayalım. Keza
İstanbul’daki eski eserlerin rölöve arşivini kurmaya başlayalım. Bu konuda
üniversitelerde çalışma olduğunu biliyoruz, biz de yapalım. Hatta mümkünse
bilgisayar ortamında da sağlayabiliriz.
Malzeme
Tanıtımı: Yeni malzemelerin tanıtımının yapılacağı bir bölüm olarak düşünüyorum.
Bazı sayılarda aynı tür malzemelerin eski yeni düşünmeden birlikte
değerlendirilebilir ve böylece derginin reklam kapasitesini de artırabiliriz.
Mimarlık ve
Detay: Eski ve yeni detayların tanıtılması, ustalarıyla konuşulması. Hocalarla
görüşmek, detay çizimleri vb. Bu bölümde eski ahşap binaların detayları ele
alınabileceği gibi yeni malzemelerle üretilmiş modern yapı teknikleri de
tanıtılabilir. Sadece bu bölümü bile derginin geniş bir okur kitlesi tarafından
düzenli alınmasına neden olabilir. O nedenle oldukça geniş tutulmasında ve
düzenli olarak işlenmesinde fayda vardır.
“Ben Olsam Ne
Yapardım?”: Şehrin en kötü yerlerinin yeniden tasarlanması denemesi.
Herkesin her gün geçtiği sahipsiz köşelerin plan ve fotoğraflarının bir veya
birkaç mimara verilmesi ve serbest anlatım şeklinde fikir üretmelerinin
istenmesi. Benzer konuda öğrencilere de yönelik çalışma yapılabilir. Konu
etrafında oluşacak birikim bir sergi ile de tanıtılabilir. Kamuoyunda haksız
olarak mimarın suçlanmasına neden olan çirkinliklere karşı mimarca cevaplar.
Söyleşiler: EKA
çalışmalarının yayına dönüşmesi ve kalıcılaşması. Böylece hem seminer
programına katılanların emekleri daha bir değerlendirilmiş olacak hem de
derginin başvuru kitabı olma niteliği pekişecek diye düşünüyorum.
Aklıma gelenleri pek sıralı olmasa da aktarmaya çalıştım. Yayın Kurulunun
bugüne kadarki üretimi içerisinde ele aldığı fakat benim unuttuğum kısımlar
olabilir, neticede bu bir taslak denemesidir, tamamlanabilir. Yayın Kurulunun
taslağı tamamlaması, sorumluları belirlemesi ve grafik hazırlığı başlatması
gerekir diye düşünüyorum. Derginin ilk çıkış tarihi olarak da Eylül ayını uygun
görüyorum.
Şimdi bu metindeki ifadelere bakınca bazı önerilerin oldukça naif kaçtığını
ve zaman içinde de gerçekleşemediğini görüyorum. Bazıları ise derginin boyunu
aşan bir proje olarak hâlâ gündemimizde…
Dergi Yayımlanıyor
Dergi projesi öngördüğüm gibi Eylül 1999’da hayata geçemedi, ilk sayımızın
matbaadan çıktığını görmek için Ocak 2001’i beklememiz gerekti. Bu süre
içerisinde dergi ile ilgili pek çok hazırlık toplantısı gerçekleştirildi, ilk
sayıda yer alan söyleşiler yapıldı, yazılar sipariş edildi, derginin tanıtımı
yapıldı. Bu arada değerli dostumuz Zehra Şenoğuz Mimar.ist’in grafik tasarımını
hazırladı. Bazı olumsuz mesajlarla da karşılaştığımızı, “Genel Merkez’in bir
dergisi varken ayrı bir şube dergisine ihtiyaç olmayabileceğini” dile getiren
meslektaşlarımızın moral bozucu etkisini de belirtmeliyim. Elbette böylesi
endişelerini dile getirenlerin dergiye katkılarını esirgemediklerini de
özellikle vurgulamalıyım. Konu derginin yeterli yazı desteği bulamayabileceği,
nefesinin sürekli bir yayın için yetmeyebileceği üzerinde yoğunlaşıyordu. Oysa
bugün sevinerek görüyoruz ki Mimar.ist
dergisinin koleksiyonunu oluşturan sayılardaki birikim küçümsenmeyecek
boyutlardadır ve dergi İstanbul üzerine araştırma yapanların önemli bir başvuru
kaynağı olmuştur.
Mimar.ist’in ilk
sayısının künyesinde Yayın Koordinatörü olarak Ayşen Ciravoğlu’nun ismi yer
alıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde genç bir araştırma görevlisi olarak
birlikte çalışma önerimizi seve seve kabul etmiş ve aramıza katılmıştı. Yazı
işleri Sorumluluğunu Fatma Öcal üstlenmişti. Yayın Kurulu ise Hakan Dölgen,
Havva Kanbur, Kubilay Önal, Şener Özler ve Bülend Tuna’dan oluşuyordu. Geniş
bir Danışma Kurulumuz vardı; her sayının basımından sonra birlikte toplanır,
dergiyi değerlendirir, yeni sayılar için önerileri derlerdik. Bugüne kadar Mimar.ist’in değişik evrelerinde Günhan
Danışman, Deniz İncedayı, Gül Köksal, Ahmet Tercan, Zafer Akay, Mücella Yapıcı
gibi pek çok meslektaşımız Yayın Kurulu ve Danışma Kurulu üyesi olarak
özveriyle katkılarını sundular. Bunu özellikle belirtmek isterim; Oda’daki
çalışma ortamının sinerjisi dergi ortamına da taşınmış ve ortak üretmenin
coşkusuyla, nitelikli bir ürün oluşturma, mimarlık kamuoyuna beğendirebilme endişesini
birlikte yaşamıştık.
Derginin ilk sayısında İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu sekreter
üyesi olarak “Katkıya ve Paylaşmaya Çağrı” başlıklı yazımda bu başlangıcın
heyecanını okurlarla paylaştım.
Dergimiz Mimar.ist nihayet
önümüzde... Türkiye’de yayınlanan 15’e yakın derginin yanı sıra, şubemizin
dergisi de mimarlık ortamımıza katkı koymaya hazırlanıyor.
Mimar.ist her şeyden önce
kurumsal bir dergi. Diğerlerinden ayırt edici özelliği bu. Mimarlar Odası’nın
ve ona güç veren meslektaş dayanışmasının 47 yıllık birikiminin üzerine
yenilerini koymak, sadece kendininkiyle değil, tüm mimarlık ortamının
birikiminden güç almak ve katkı koyanlarla birlikte mimarlık kültürünü
geliştirmek beklentisindedir. Bu dönemin yöneticileri olarak Oda’nın
birikimini, deneylerini ve bunların oluşturduğu toplumsal ve kuramsal
kazanımları önemsiyoruz ve bunun tüm mimarlar tarafından da içselleştirilmesini
diliyoruz.
Mimar.ist’in, Oda
söyleminin zenginleştirilmesinin bir aracı olacağını, böyle bir gereksinmenin
ve beklentinin giderek yoğunlaştığını da belirtmeliyiz. Dergide, genç
mimarların çalışmalarına deneyimli kalemlerin yanı sıra yer vermek, böylece
ortak katkıyı özendirmek mümkün olabilecektir..
Mimarlar Odası’nın, Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) ve ulusal mimarlık
örgütleriyle kurduğu bağların oluşturduğu zenginliği okurlarımızla paylaşmayı,
dergi aracılığıyla yeni ilişkiler geliştirmeyi ve mevcut ilişkileri de
pekiştirmeyi diliyoruz. Küreselleşmenin mesleğimizle ilgili yüzünün sıkıntılarını
pek çok ülke bizlerden önce yaşadı veya birlikte yaşıyor. Bu konuda yapılan
bölgesel toplantılardaki tartışmaların da Mimar.ist
aracılığıyla yansıtılmasını gerekli görüyoruz. Dünyayı takip etmek ve
tartıştığımız konularda neler olup bittiğini meslektaşlarımızın bilgisine
sunmak, bu amaçla da çeviri yazılara geniş yer vermek istiyoruz.
Mimar.ist bir İstanbul
dergisidir, “ist” eki bunu tanımlar. O nedenle, daha çok bölgenin sorunlarına
ağırlık vermesi istenebilir. Ancak Türkiye’nin sorunları İstanbul’un da
sorunlarıdır, İstanbul’dan kaynaklanmaktadır veya İstanbul’da yansımaktadır. Bu
anlamda derginin Türkiye genelinde mesleki toplumsal sorunları irdelemesi
kaçınılmaz olacaktır. Kent planlaması sorunlarını, bu konunun afetle olan
ilişkisini, planlama kavramının erozyona uğramasının yol açtığı sorunları
tartışmak ve keza dünyadaki benzeri tartışmaları buraya yansıtmak istiyoruz.
Bir kısım öncü mimarın çağı yakalamasının yanı sıra, gelişmelerin
algılanabildiği kadarıyla paylaşılmasını da önemsiyoruz ve bu konunun öncelikle
gözetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yarışma projelerinin
değerlendirilmesinden, malzeme ve detay konularındaki incelemelere kadar, bir
tür meslek içi üretimin sorgulandığı ve eğitim yönünden desteklendiği bir
program yürütülmesi bu anlamda değerlendirilmelidir.
Mimarlık eleştirisi, Mimar.ist’in
çıkış noktalarından birisidir. Mesleki uygulamanın topluma yansıyan yüzü,
mimarlık eleştirisinin hemen hemen hiç olmayışıyla şekillenmektedir. Özeleştiri
kültürünün olmadığı bir toplumda bu, doğal bir durum sayılabilir. Ancak, kimi
öncü davranışları içinde geliştiren potansiyelimizin bu konuda da adım
atacağına, açtığımız bu platformu değerlendireceğine inanıyoruz. Mimarlık
etiğinin göze batar ölçüde aranmaya başlamasına bakarak, işimizin çok da kolay
olmadığının farkındayız.
Mimar.ist’i koruma
kavramına yönelik yeni açılımları, ülkemizin kültürel mirasına titizlenmeyi bir
uygarlık ve evrensel insan haklarının gereği olarak gören değerlendirmelerin
bir aracı olabilir diye de düşünüyoruz.
Mesleğimizin bugünlerde içine sürüklendiği hukuksal karışıklık ve bunlarla
bağlantılı olarak yapılan tartışmalar da şüphesiz dergimizde yer alacak ve
okurların konuyla ilgili bilgilenmelerini hedefleyecektir. Bildiğiniz gibi son
olarak 601 sayılı KHK ile mimarlık ortamımızı tehdit eden bir düzenleme
emrivakisiyle karşı karşıyayız. Bunun getirdiği ve getireceği sorunları
tartışmak ve üniversitelerle birlikte çözüm üretmek durumundayız. Bizden
yapmamız istenenlerle, yapılması gerekenler ve yapabileceklerimizin tartışmasını
dergimizde de yürütmek isteriz.
Mimar.ist tek başına bir
yayın organı değildir; Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin yayınladığı Mimarlık ve diğer şube dergileriyle
birlikte ortak bir mimarlık kültürünün oluşmasına katkıda bulunmaya
çalışacaktır. Keza sadece dergi olarak da değil, Oda’nın kitaplaştırılmış pek
çok çalışması vardır ve yayın politikası bunlarla birlikte bir bütün olarak
değerlendirilmelidir. Ancak Mimar.ist’in
tüm diğer dergilerde olduğu gibi bir düzenli okuru ve bu okurun da dergisinden
beklentileri olması kaçınılmazdır. Oda’nın başka yayınlarının derginin eksik
bıraktıklarını nasıl olsa tamamlayabilecekleri düşüncesi, Mimar.ist’in mükemmeli arama duygusunu zedelemeyecektir.
Mimar.ist’in birinci
elden mimarlara ulaşma imkânı vardır. Dergimiz Oda’ya aidatını ödeyen
üyelerimize ücretsiz olarak dağıtılacaktır. Ulaşabileceğimiz kitle açısından
bunun küçümsenmemesi, bir şans olarak da değerlendirilmesi gerekir. Okurun
mimarlık mesleğinin uygulayıcıları olması, gerek yazarlara, gerekse Oda
yöneticileri olarak bize dolaysız aktarım imkânı sağlaması bakımından
önemlidir. Derginin yayınlanması ve okurun eline geçmesinden sonra, değerlendirmelerin
alınması mümkün olabilecek ve bir ölçüde mimarların beklentileri
izlenebilecektir.
Yeni olmanın heyecanıyla, kurumlaşmışlığın olgunluğunu harmanlamaya,
güzellikler üretmeye çalışıyoruz. Sizleri de birlikte üretmenin keyfini
çıkarmaya, katkıya, paylaşmaya çağırıyoruz.
Mimar.ist’in 50
sayılık birikimi bu çağrıya verilen olumlu cevabın bir göstergesi olarak
değerlendirilebilir. Derginin ilk sayısında bir de ek yayımlanmıştı. Bülent
Tarım ve Ayşen Ciravoğlu’nun hazırladığı “1950’ler: Yakın Dönem Mimarlık
Ortamının Korunmasına İlişkin Bir Derleme” başlıklı bu poster çalışmasının çok
ilgi gördüğünü ve uzun süre mimarlık bürolarının duvarlarında asılı kaldığını
hatırlıyorum. Daha sonraki sayılarda da bazı ekler yayımlandı, ne yazık ki maddi
nedenlerle böylesi eklerin verilmesi konusunda bir süreklilik sağlanamadı.
Şener Özler’in Ölümü
Mimar.ist’in yayımlanmasında büyük emeği geçen değerli arkadaşımız Şener Özler’i
derginin yayının hemen ertesinde kaybettik. İlk sayının çıkışının ardından
gerçekleştirdiğimiz kokteylde büyük sevinci paylaşmış ve dergiyi neredeyse
bizlere emanet ederek hastaneye yatmıştı. Kısa süre sonra da, derginin henüz
ikinci sayısı yayımlanmadan ölüm haberini aldık. İkinci sayıda “Şener Özler’in Anısına”
başlıklı yazıda üzüntülerimizi okurlarımızla paylaşmış, Mimar.ist’in Şener’in indindeki önemine değinmiştim.
mimar.ist yayın kurulu
üyesi Şener Özler’i kaybettik.
Şener Özler, başka pek çok konuda olduğu gibi dergimizin de oluşmasına emek
harcamış, senelerce dergi projesini hayata geçirmeye çalışmıştı.
Tesellimiz mimar.ist’in birinci
sayısını görmüş ve önümüzdeki sayılarla ilgili olarak yapılan çalışmaların
değerlendirildiği Danışma Kurulu toplantısına katılmış olmasıdır. Şener,
kurumlaşmanın, sistemli çalışmanın önemini sürekli vurgulamış, hafızasız bir
toplumda arşiv ve dokümantasyon merkezi oluşturmanın bir kurum için ne kadar
önemli olduğunu kavramış ve bu uğurda senelerini vermiştir.
Kadirbilmezliğe karşı direnmeye çalışmış, bunun için de yayın aracılığıyla
sürekli bu birikimi artırmak istemiştir. Son olarak “sözlü tarih” projesini
geliştirmeye, konuyla ilgili olarak hazırlığına katıldığı bir programı hayata
geçirmeye çalışıyordu.
Dileğimiz bu çabanın tamamlanması ve ortak hafızamıza katkı olarak yerini
almasıdır. Kente sahip çıkmak yoğun bir çabayı, bu çabayı sağlayabilmek de
ortaklaşa bir gönüllülüğü gerektirir. Şener en çok bu gönüllülüğe vurgu yapıyor
ve bu duyguyu kaybetmememiz gerektiğini söylüyordu. Kız Kulesi tartışmalarında
olsun, diğer kent “suçları” konusunda olsun, gösterdiği duygusal yaklaşımı buna
bağlamak yanlış olmaz sanırım. Tarlabaşı yıkımlarını belgeleyen filmi, seneler
sonra dahi seyrederken duygulanabilen, elden gidenleri görerek,
gidebileceklerin peşine düşen biriydi Şener.
Görmüş geçirmişliği, insan ilişkileri alanında belli bir tartıya sahip
olmayı, bu tartıya çıkardıklarının da darasını alabilmeyi getirmişti.
Birlikte çalışabilme fırsatını
bulmaktan, dergide yaptıklarımız ve yapacaklarımızın coşkusunu paylaşmaktan çok
mutluyuz.
Bizler için bu turfanda meyve tadındaki, paylaşım dolu günleri hep iyi
duygularla anacağız.
Bugün Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde “Şener Özler Arşiv ve
Dokümantasyon Merkezi” var. Derginin 50 sayılık ömrünün oda tarihiyle iç içe
yanlarından birisinin somutlaştığı bir alan olduğu için özellikle belirtmek ve
Şener’i bir kez daha anmak istedim.
50 Sayının Birikimi
Süreçte yaşananları tek tek ayrıntılandırmak ve yazıyı kronolojik bir
doküman haline getirmek niyetinde değilim. Bu sayımızla birlikte hazırlanacak dizinde
derginin 13 yıllık yayın hayatı boyunca oluşturduğu birikimi izlemeniz mümkün. Derginin
hazırlığına başladığımızda ve ilk sayının yayımlandığı günlerdeki düşünce ve
duygu dünyamızı aktarmak istedim.
Bugünden bakınca Mimar.ist ve mimarlık
yayıncılığının geleceği üzerine neler söyleyebiliriz, ne gibi projeler
geliştirebiliriz? Günümüzdeki mimarlık yayıncılığının durumuna kısaca değinmek,
bu çerçevede yapmak istediklerimizi, yapabildiklerimizi ve yapamadıklarımızı
aktarmak isterim.
Geçtiğimiz yıl Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin yayımladığı Mimarlık dergisinin 50. yaşını kutladık.
Bu kapsamda dile getirdiklerimi büyük ölçüde Mimar.ist için de tekrar etmek isterim. Mimarlar Odası’nda görev
alanların toplum ve kamu yararı gözeten bir çalışma anlayışını rehber
edinmesinin doğal bir sonucu olarak Mimarlar Odası yayınlarındaki yazıların
geniş bir konu yelpazesi içerdiğini görüyoruz. Yapı üretim sürecindeki
sorunlar, meslektaşlarımızın performanslarının sergilenmesi, yarışmalar,
mimarlık eğitimi gibi konuların, dünyada, ülkemizde ve mesleğimizde yaşanan
gelişmeler, bunların değerlendirilmesi bütünlüğü içerisinde ele alınmasına özen
gösterilmesi önemli bir birikimin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bugün yayınların
arşivine baktığımızda dünyadaki, ülkemizdeki ve mesleğimizdeki gelişmelerin çok
yönlü ele alışlarla irdelendiğini görüyoruz. Üstelik yeni gelişmelerin
ışığında, derginin arşivine dijital anlamda ulaşmanın sağlanması bunu daha
kolay izleyebilmemize olanak veriyor.
Şu anda ülkemizdeki yayın bolluğu herkesin dikkatini çekiyor. Pek çok dünya
ülkesinde olmadığı kadar bir yayın etkinliği ile karşı karşıyayız. Türkiye’deki
yapı üretim hacminin büyüklüğü çerçevesinde yerli ve yabancı pek çok firmanın
ürünlerini sergilemeye, tanıtmaya çalıştıkları bu ortamda bir sektör dergileri
bolluğuyla da karşılaşıyoruz. Değişik periyotlarla yayımlanan en az 15 sürekli
mesleki yayın sayabiliyoruz. Bunların yanı sıra Mimarlar Odası’nın Genel Merkez
ve değişik şubelerinin yayımladıkları 16 dergi ve 30 bülten yayını da sürüyor.
Ayrıca üniversitelerin bünyesinde yayımlanan 6 civarında hakemli dergi de
akademik ortamdaki verimi değerlendirerek katkıda bulunuyor. Elbette bu ortamın
zenginliğine, mimarlık camiasının yakından takip ettiği yabancı mimarlık
dergilerini de eklememiz gerekiyor.
Bu çeşitliliğin içerisinde doğru bir yayın politikası belirlemek ve
uygulamak en başta gelen önceliğimizdi şüphesiz. Bu farklı yayın yelpazesi
yayın organlarına kendi programlarını ve hedeflerini belirleme zorunluluğunu da
getiriyor ki, bu bir şans olarak da alınabilir. Derginin bir meslek örgütü
yayını olarak ücretsiz dağıtılması, yüksek bir tiraja sahip olması,
sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Ticari amaçlı kurumların yayınları ile
farklılaştığımız noktalar elbette olacaktır. Derginin okunurluğunu artırma,
içinde ilgi çekecek yazıların yanında, ilgilenilmesini istediğimiz yazıların da
olması, böyle bir dengenin gözetilmesini önemsiyoruz.
Mimar.ist dergisinin bir uluslararası indeks tarafından listeye alındığı haberlerini
sizlerle paylaşmıştık. Bir hakemli dergi olmasak da, bunun akademik alandan
gelen yazı miktarının artmasına neden olduğunu, yayın kurulumuzun gelen
yazıları dikkatli bir şekilde incelediğini belirtmeliyim. Akademik alandan
gelen spesifik konulardaki katkıların derginin eline ulaştığı geniş kitlenin
ilgisini çekmeyebileceği endişesi seçim kriterlerimize de ister istemez
yansıyor. Üniversite yayınlarının artmasıyla dergiye yönelik böyle bir baskının
hafifleyeceğini umuyor ve bu yöndeki gelişmeleri destekliyoruz.
Mimarlık yayıncılığıyla sınırlı olmayan, tüm yayın ortamını ilgilendiren
önemli bir tartışma konusu da internet yayıncılığı ya da dijital ortamda
yayıncılığın basılı yayınları gereksiz kılacağı yönündeki iddia…
Dijital ortamdaki yayıncılığın sağladığı olanaklar, haberlerin
güncellenmesinin hızı, paylaşımdaki yaygınlık gibi etkenlerin yayıncılığa büyük
bir açılım getirdiğini görüyoruz. Günlük gazetelerin internet sayfaları gün
içerisindeki güncellemelerle daha sık bakılır oluyor, ayrı internet gazeteleri
basın dünyasındaki yerini pekiştiriyor, kendi okurlarını oluşturuyor. Mimarlık
yayıncılığı da doğal olarak benzer süreçlerden etkileniyor.
2008’de Avrupa’da yapılan bir araştırmada en çok internet kullanan mimarın
Türkiye’de olduğu ileri sürülüyordu, doğru olabileceğini düşünüyorum. Şu anda
mimarlık ortamında pek çok internet yayını, onun yanı sıra değişik kurumların
internet siteleri var. İnternet ortamında haberlerin çok sık güncellenebilme
olanağı önemli bir fırsat veriyor. Dergilerin bu güncelliği farklı bir şekilde
aktarması gerektiği açık. Derginin internet yayıncılığından farklı
avantajlarını öne çıkaracak bir yayın politikası izlemesi; internetteki hız
avantajına karşılık basılı yayınlarda içeriğin ve görsel malzemelerin gerçekten
doyurucu olması ve seçilmişlik duygusu uyandırması gerekiyor. Basılı ortamla
dijital olanakların birbirini beslemesi, birbirini desteklemesi, bir tür görev
bölüşümü içerisinde kendi alanlarında hayatiyetlerini sürdürmeleri önemli.
Dijital yayıncılığın basılı yayıncılığı bitireceği kehanetine
katılmadığımı, kâğıt ve mürekkep kokusunu daha uzun süre duyacağımızı
söyleyebilirim. Sinema çıktığında tiyatronun biteceği, televizyon çıktığında
ise her ikisinin de öleceği söylendi. Her biri kendi alanında birbirinden
beslenerek, birbirinden öğrenerek, yararlanarak, gelişerek yaşamaya devam
ediyor. Oysa video gösterim cihazı gibi bazı yenilikler tarih oldu. Bugün ne
yöne doğru gelişeceğini kestiremediğimiz bir teknik ilerleme sürecinin
içerisindeyiz; gelişmeleri takip etmek, hayatımıza katmak, irdelemek önemli.
İnternet ortamındaki haber akışının sağlanabilmesi, gelen bilgi
yığılmasının bir editörlük hizmetinden geçirilerek meslektaşlarımızla
paylaşılması, bu ortamın da basılı yayın özeniyle hazırlanması gerekiyor.
Basılı yayın ortamıyla, internet yayıncılığının böylesi bir görev bölüşümü
içerisinde bütünleştirilmesinin dergilerin alanını daha net
belirginleştireceğine inanıyorum.
Bir diğer eksikliğimizin de yabancı dilde yayın konusunda olduğunu
düşünüyorum. Giderek küçülen dünyada meslektaşlarımızın performanslarının
uluslararası ortamlarda bilinir kılınmasını, küreselleşmenin mimarlık kültürüne
etkileri üzerine yazıların uluslararası meslek ortamına aktarılabilmesini
sağlamayı hedefliyorduk. Mimar.ist
2005 İstanbul Dünya Mimarlık Kongresi sırasında seçme makalelerden oluşan İngilizce
bir sayı hazırlayarak İstanbul’a gelen mimarlara iletebildi. Bu sayıya yazdığım
yazıda görüşlerimi şöyle ifade etmiştim:
Mesleğimizdeki uluslararasılaşma eğiliminin yoğunlaşması ülkelerin kendi
meslek pratiklerini paylaşma konusundaki eğilimi de hızlandırdı. Gerek Avrupa
Birliği ülkelerinin kendi aralarındaki ilişkiler, gerek bu ülkelerin ABD ve
diğer metropol ülkelerle olan ilişkileri, gerekse üçüncü dünya diye tanımlanan
ülkelerdeki mimarlık pratiklerinin izlenmesi, acil bir ihtiyaç şeklinde
belirmeye başladı.
Mimarinin dili evrenseldir, müzik gibi, resim gibi. Mimari ürünlerin
okunmasında, izlenmesinde dil engelinin olmaması, aynı zamanda mimarinin doğası
gereği, ürünün herkese açık bir yapıt olarak ortada durması olgusu, aynı
eğilimin farklı coğrafyalarda tekrarını ve beğeninin benzeşmesini de
beraberinde getirmektedir. Yapı malzemeleri sektörünün uluslararası piyasadan
etkilenmesi ve ona yönelik üretim de yapar hale gelmesi, benzer ürünler
üretilmesinin nedenlerinden biri olarak görülebilir. Ama tüm bunların ötesinde
mimarlık yayınının etkisi tartışılamaz boyutlardadır. Mimarlık dergileri
neredeyse bir estetik ithalatının aracı konumundadırlar.
Elinizdeki İngilizce özel sayıyı hazırlarken Yayın Kurulumuz, bir dünya
kongresi vesilesiyle kentimize gelen siz meslektaşlarımıza, bu kentin mimarları
olarak, kentimizin ve mesleğimizin sorunlarını yayın organında nasıl ele
aldığımızı göstermeyi ve çabalarımızı sizlerle paylaşmayı amaçladı. Dileğimiz,
prototipini incelemek fırsatını bulduğunuz dergimizdeki yazıların sizler
tarafından değerlendirilmesidir. Dergimizdeki yazıları, yazarından izin alarak
ve kaynak göstererek kullanabileceğinizi, bu konuda sizlere yardımcı olmaktan
mutluluk duyacağımızı belirtmek isteriz. Aynı şekilde gelecek sayılarımızda yer
vermemiz için önereceğiniz yazıları da değerlendireceğimizi bilmenizi isteriz.
Mimar.ist’in sayılarında pek çok çeviri makalenin yer aldığını izlemişsinizdir.
Zaman zaman önemli gördüğümüz, sizinle paylaşmak istediğimiz yazıların
çevrilerek basılmasını sürdürüyoruz.
Yeni Projeler Üretebilmek…
Üzerinde yaşadığımız bu topraklarda binlerce yıldır değişik kültürler
eserler yarattı. Bizlere bıraktıkları mimari miras, sahip olmakla onur
duyduğumuz kültür zenginliğimizdir, bize gurur vermektedir. Bugünün mimarları
kendimizi bu geleneğin mirasçısı sayıyor ve bu mirası gelecek kuşaklara
sağlıklaştırarak aktarmanın yanı sıra daha da zenginleştirmek göreviyle yükümlü
hissediyoruz. Bugün üzerinde yaşadığımız bu kültürel mimari mirasın farkında
olmak, bu coğrafyada mimarlık yapmak önemli bir sorumluluk gerektiriyor. Mimarlar
Odası’nın 60 yıldır sürdürdüğü mücadelenin özünde bu sorumluluk duygusu
yatmaktadır. Daha nitelikli mimarlık ve kent ortamlarının oluşturulabilmesinin
sağlanması, mimarlık değerlerimize çağdaş mimarlık örneklerinin eklenmesi,
kentlerimizin, yaşam çevrelerimizin bu yolla yaşanılır kılınması en önemli
hedefimizdir. Mimar.ist bu arayışın
önemli bir parçası olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Mimar.ist bugün 50. sayısına erişmiş olmanın olgunluğuyla geleceğe hazırlanıyor. Bu
birikime yazılarıyla katkıda bulunan, bu birikimin oluşmasını sağlayan değerli
meslektaşlarımıza, bilim insanlarına, yazarlarımıza teşekkür ediyorum. Yayın
Kurulu’nda birlikte olduğumuz meslektaşlarımıza, Danışma Kurulu toplantılarına
katılarak Mimar.ist’in daha iyi
olması için fikirlerini bizlerle paylaşan dostlarımıza çok teşekkür ediyorum.
Mimarlık yayıncılığını, daha doğrusu yayıncılığı yakından bilmeyenlere bir
derginin yayınlanması kolay gelebilir, çabalar hafife alınabilir. Bazı
meslektaşlarımızın mimarlık yayınının sadece yazı yazarak ya da birkaç görsel
vererek çıkabileceğini düşündüklerini, zaman zaman bunu dile getirdiklerini de
görüyorum. Mimarlık yayıncılığı çok zahmetli bir iştir, yıllardır yayın
mutfağında bulunan birisi olarak bunu özellikle belirtmek istiyorum. Yayına
emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarıma, birlikte ürettiğimiz yayınların
heyecanını, gerilimini ve mutluluğunu paylaştığımız tüm ekibe içten teşekkür
ediyorum.
16 Mayıs 2014 / Etiket: Mimarlık Yayıncılığı
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin dergisi Mimar.ist’in
50. sayısının yayınlanması genel bir değerlendirme yapılmasına vesile oldu. Bu
yazı derginin 50. sayısında (Yaz 2014) yayımlandı.
Mimarlık Dergisi (72/3) PDF indir – Epub Oku – Ücretsiz Mobil Download
YanıtlaSilYENİ ZAMANLAR SAHAF (2. El Kitaplar) tarafından yayınlanan Mimarlık Dergisi (72/3) kitabını okumak ister misiniz? Sizlere Mimarlık Dergisi (72/3) pdf indirme linki ve detaylarını vermeye çalıştık. Kollektif imzası taşıyan esere ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz. Mimari kategorisinde kendisine yer bulan Mimarlık Dergisi (72/3) kitabı okumak için harika! Sizlere öncelikle pdf bağlantısını ve ardından da eser özelliklerini vermeye
https://www.pdfindiroku.xyz/mimarlik-dergisi-72-3-pdf-indir-epub-oku-ucretsiz-mobil-download/