16 Mayıs 2014 Cuma

Mimar.ist: Mimarlığın ve İstanbul’un Dergisi

Mimar.ist’in 50. sayısı yayımlanıyor, kutlu olsun! Bunun 3 aylık bir derginin yayın hayatında önemli bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Derginin oluşum sürecinden itibaren içinde yer alan bir kişi olarak süreci ve dergiyi değerlendirmek görevi bana verildi, yapmaya çalışayım.

1998 yılında, henüz büyük Marmara depreminin olmadığı günlerde Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde Yönetim Kurulu üyelerinin ve Şener Özler’in çabalarıyla Mimarlara Mektup bülteni düzensiz olarak yayımlanıyor, bunun yanı sıra “İstanbul Raporları” başta olmak üzere gündeme ilişkin pek çok yayın etkinliği sürdürülüyordu. Öte yandan uzunca bir süredir şube dergisinin yayımlanması fikri zihinlerde mayalanmaktaydı. Nasıl bir dergi olması gerektiği üzerine örnekler geliştiriyor ve format tartışmaları yürütüyorduk. Bu vesileyle hazırladığım, Şener Özler’le ve ilgili arkadaşlarla paylaştığım bir metin arşivimde duruyor. 10 Mayıs 1999 tarihli ve “Mimarlık Dergisi Taslağı” başlığını taşıyan metin o günlerdeki gündemimizi ve neler yapmak istediğimizi çok iyi aktarıyor. Elbette hepsini yapamadık, bazı bölümler gerçekleşemedi, onların yerine daha farklı pek çok proje gerçekleştirdik.

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin yayını olarak çıkması düşünülen ve bir süredir hazırlıkları yapılan yayına ait bundan önceki toplantılarda tutulan notlardan ve yapılan konuşmalardan hareketle bazı noktaların altını çizmek istiyorum.

Dergisi bol bir sektör olduğumuz gerçeğini gözden uzak tutmamalıyız. Gerek Oda’nın kendisinin, gerekse özel sektörün bol renkli, duyurulu, değişik açılardan konuyu ele alan pek çok dergisinin yanı sıra bizim bir dergi çıkarmamızın bir anlamı olmalı. Aranır, tekrar tekrar bakılır, başvuru kitabı olarak saklanır bir dergi olmalı. Piyasa dergilerinin el atamadığı konular hem de sayfa sınırlaması olmadan burada yer almalıdır. Ama bütün bunlara ilaveten de okunabilir, yüzüne bakılabilir bir dergi olması da gerekir. Bunca derginin içinde teknik olarak da bir düzeyi tutturmalıyız. Sadece içeriğimizle seslenmek istediğimiz kitleye ulaşabileceğimizi sanmıyorum.

Derginin değişik alt başlıkları ve bu alt başlıkların da birer sorumlusu olmalıdır. Bunlar Oda bünyesinden olabileceği gibi dışarıdan, üniversiteden veya serbest çalışan mimarlardan da olabilir. Her sayı bu başlıklar altında yer alacak konuların değerlendirilmesi yapılır. Bunlardan bir veya iki tanesinin içeriği o sayı için göz doldurmayabilir ve konmayabilir. Ama hedef her sayıda bu başlıkların altının doldurulması ve derginin zenginliğinin sağlanması olmalıdır.

Bu başlıkları şöyle sıralayabiliriz:

Mimarlık Gündemi: Oda olarak bülten de çıkardığımızı dikkate alarak bazı haberleri daha geniş, fotoğraflı vb. işlenmesi için dergiye ayırmamız gerekebilir. Son yaptığımız toplantıda Kız Kulesi İnşaatı ile ilgili olarak bir şeyler düşünmüştük. Böyle bir haberi Kızkulesi’ni gezerek, fotoğraflarını çekerek, mimarıyla konuşarak, varsa projesini edinip yayınlayarak yapabiliriz. Aynı konuda eleştirel bir yaklaşımı da sayfalarımızda yayınlayacağımızı mimarına söyleyebiliriz.

Mimarlık ve Kuram: Bir önceki Oda dergisinde mimarlık kuramı ile ilgili olarak pek çok yazı çıkıyordu. Pek ilgilisi yoktu, Genel Kurul’da da çok eleştirilmişti. Nitekim yeni dergi kurulu böylesi yazılara pek yer vermiyor. Ama biz dergide böyle yazılara yer vermeliyiz. Dozunu iyi ayarlayarak, mümkünse yerli yazı da bularak. Piyasa dergilerinden farklı olacağımız konulardan birisi budur. Bu konuda uygun bir sorumlu tespit edebilirsek bizlere planlı bir yazı programı hazırlayabilir. Yoksa rastgele yapılmış çevirilere kalırız ve varmak istediğimiz noktadan uzaklaşmış oluruz. Ayrıca derginin grafik hazırlıkları sırasında ortaya çıkacak olan genel sayfa düzeninden ayrı olarak böylesi sayfalar sarı renkli kâğıda ve tek renkli basılabilir. Böylece diğer sayfalarla farkı da vurgulanmış olur.

Mimarlık Eleştirisi: Mimarlık eleştirisi oldukça az yapılmaktadır. Bazı binaların mimari olarak değerlendirilmesi Oda’yla olan sorunları nedeniyle yapılmamakta, bazı olumlu örneklerin de değerlendirilmesi ihmal edilebilmektedir. Bu kapsamda ayrıca yabancı örneklerin de eleştirisi yapılabilir. Daha önce düşünülen taklit binalar sorunu da burada değerlendirilebilir.

Dosya: Konu hakkında etraflıca durulmuş, dosyaların içeriğinin boşalmaması için düşünülen yazıların ve çizimlerin bulunmasında fayda var. Özellikle mimarlık dergisi olarak çok çizim yayımlamamız gerekir diye düşünüyorum.

Mimarlık ve Eğitim: Ülkemizdeki eğitim sorunu üzerinde önümüzdeki dönemde çok daha fazla duracağımız anlaşılıyor. Bu konudaki yazıların, öğrenci projelerinin, okullar arası karşılaştırmaların yapılabileceği bir bölüm olarak düşünüyorum. Yurtdışı okulların mimarlık eğitim programlarının da incelenebileceği, yöntem üzerine inceleme ve polemik yazılarının yer alacağı bir bölüm.

Mimarlık Öğrencileri: Öğrenci projeleri, tanıtımlar, yaz programları, okullardan haberler vb. Nasıl bir mimarlık ortamı bekliyorlar, ne umuyorlar, ne buluyorlar. Öğrenci profilini tespit edebilmek… (Oda’dan neler bekliyorlar diye de sorulabilir.)

Mimarlık ve Arkeoloji: Genel olarak arkeoloji değil belki ama mimariyi ilgilendiren kısmıyla konuyu ele alan bir bölüm dergiyi hem içeriğiyle, hem de görsel malzemesiyle zenginleştirir diye düşünüyorum. Bu bölümde ufak çaplı bir arkeoloji sözlüğü koyabiliriz. Her sayıda bir kaç objeyi tanıtan resimli bir bölüm.

Mimarlık Tarihi: İstanbul gibi bir şehirde her köşede tarih var. Ayrıca bu tarihi binaların altında, yanında da tarih var ve bugün neredeyse kaybolmuş durumda. Derginin önayak olmasıyla bazı kaybolmuş binaların yerine anı plaketleri koyabiliriz. Bu plaketlerde örneğin “Ey yolcu bilmeden basıp geçtiğin bu yerde daha önceleri Mimar Sinan’ın hamamı vardı, Menderes yıkımları sırasında yok oldu.” vb. yazabilir ve varsa mevcut röperler dikkate alınarak hazırlanan bir planı yer alabilir.

Mimarlık ve Kitap: Yeni kitapların tanıtımı yapılmalıdır. Bir veya iki kitap geniş olarak ele alınabilir. Ama o periyod içinde çıkan bütün mimari kitaplar tablet halinde künyeleri de yazılarak tanıtılmalıdır. Ayrıca bu bölümde Mimarlar Odası’nın kütüphanesinin tanıtımı da yapılmalı, kütüphanenin kartoteksi yayınlanmalıdır.

Modern Mimarlık Rehberi: Modern yapıların tanıtıldığı bir bölüm olarak düşünüyorum. Bu bölümde yer alacak yapılar şehirdeki konumlarını gösteren ufak bir krokiyle birlikte sunulmalıdır. Mimarını, yapılış yılını, dış ve iç fotoğrafını ve mümkünse planını vermeliyiz. Bu sayfaların grafik düzeni dergiden ayrı olmalıdır diye düşünüyorum. Hatta mümkünse derginin eki olarak vermeliyiz ve sayfa düzenini bir klasöre konulabilecek şekilde düzenlemeliyiz. Böylece her mimar kendi örneklerini de ilave ederek kendisi için modern mimarlık atlasını hazırlayabilir.

Kent Mobilyaları: Oturma grupları, çöp kovaları, otobüs durakları, saat, çeşme vb. mevcutları değerlendirme, yurtdışı örnekleri tanıtma, bu konuda kent mobilyaları yarışması açılmasını tavsiye etme vb. işlenebilir.

Mimarlık ve Sözlü Tarih: Kendi tarihini yazamayacak olanların, eski ustaların, mimarların ve yapı üretme sürecine şu veya bu şekilde katılmış olanların anılarının sözlü tarih yöntemiyle edinilmesi ve yayınlanması. Bu ayrıca Oda için de iyi bir arşiv çalışması olacaktır.

Mimarlık Arşivi: Eski projelerin toplanması kampanyası açalım. Bunların korunabileceği bir düzenek hazırladıktan sonra eski mimarlara çağrı yapalım, gelen örnekleri de yayınlayalım. Keza İstanbul’daki eski eserlerin rölöve arşivini kurmaya başlayalım. Bu konuda üniversitelerde çalışma olduğunu biliyoruz, biz de yapalım. Hatta mümkünse bilgisayar ortamında da sağlayabiliriz.

Malzeme Tanıtımı: Yeni malzemelerin tanıtımının yapılacağı bir bölüm olarak düşünüyorum. Bazı sayılarda aynı tür malzemelerin eski yeni düşünmeden birlikte değerlendirilebilir ve böylece derginin reklam kapasitesini de artırabiliriz.

Mimarlık ve Detay: Eski ve yeni detayların tanıtılması, ustalarıyla konuşulması. Hocalarla görüşmek, detay çizimleri vb. Bu bölümde eski ahşap binaların detayları ele alınabileceği gibi yeni malzemelerle üretilmiş modern yapı teknikleri de tanıtılabilir. Sadece bu bölümü bile derginin geniş bir okur kitlesi tarafından düzenli alınmasına neden olabilir. O nedenle oldukça geniş tutulmasında ve düzenli olarak işlenmesinde fayda vardır.

“Ben Olsam Ne Yapardım?”: Şehrin en kötü yerlerinin yeniden tasarlanması denemesi. Herkesin her gün geçtiği sahipsiz köşelerin plan ve fotoğraflarının bir veya birkaç mimara verilmesi ve serbest anlatım şeklinde fikir üretmelerinin istenmesi. Benzer konuda öğrencilere de yönelik çalışma yapılabilir. Konu etrafında oluşacak birikim bir sergi ile de tanıtılabilir. Kamuoyunda haksız olarak mimarın suçlanmasına neden olan çirkinliklere karşı mimarca cevaplar.

Söyleşiler: EKA çalışmalarının yayına dönüşmesi ve kalıcılaşması. Böylece hem seminer programına katılanların emekleri daha bir değerlendirilmiş olacak hem de derginin başvuru kitabı olma niteliği pekişecek diye düşünüyorum.

Aklıma gelenleri pek sıralı olmasa da aktarmaya çalıştım. Yayın Kurulunun bugüne kadarki üretimi içerisinde ele aldığı fakat benim unuttuğum kısımlar olabilir, neticede bu bir taslak denemesidir, tamamlanabilir. Yayın Kurulunun taslağı tamamlaması, sorumluları belirlemesi ve grafik hazırlığı başlatması gerekir diye düşünüyorum. Derginin ilk çıkış tarihi olarak da Eylül ayını uygun görüyorum.

Şimdi bu metindeki ifadelere bakınca bazı önerilerin oldukça naif kaçtığını ve zaman içinde de gerçekleşemediğini görüyorum. Bazıları ise derginin boyunu aşan bir proje olarak hâlâ gündemimizde…

Dergi Yayımlanıyor

Dergi projesi öngördüğüm gibi Eylül 1999’da hayata geçemedi, ilk sayımızın matbaadan çıktığını görmek için Ocak 2001’i beklememiz gerekti. Bu süre içerisinde dergi ile ilgili pek çok hazırlık toplantısı gerçekleştirildi, ilk sayıda yer alan söyleşiler yapıldı, yazılar sipariş edildi, derginin tanıtımı yapıldı. Bu arada değerli dostumuz Zehra Şenoğuz Mimar.ist’in grafik tasarımını hazırladı. Bazı olumsuz mesajlarla da karşılaştığımızı, “Genel Merkez’in bir dergisi varken ayrı bir şube dergisine ihtiyaç olmayabileceğini” dile getiren meslektaşlarımızın moral bozucu etkisini de belirtmeliyim. Elbette böylesi endişelerini dile getirenlerin dergiye katkılarını esirgemediklerini de özellikle vurgulamalıyım. Konu derginin yeterli yazı desteği bulamayabileceği, nefesinin sürekli bir yayın için yetmeyebileceği üzerinde yoğunlaşıyordu. Oysa bugün sevinerek görüyoruz ki Mimar.ist dergisinin koleksiyonunu oluşturan sayılardaki birikim küçümsenmeyecek boyutlardadır ve dergi İstanbul üzerine araştırma yapanların önemli bir başvuru kaynağı olmuştur.

Mimar.ist’in ilk sayısının künyesinde Yayın Koordinatörü olarak Ayşen Ciravoğlu’nun ismi yer alıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde genç bir araştırma görevlisi olarak birlikte çalışma önerimizi seve seve kabul etmiş ve aramıza katılmıştı. Yazı işleri Sorumluluğunu Fatma Öcal üstlenmişti. Yayın Kurulu ise Hakan Dölgen, Havva Kanbur, Kubilay Önal, Şener Özler ve Bülend Tuna’dan oluşuyordu. Geniş bir Danışma Kurulumuz vardı; her sayının basımından sonra birlikte toplanır, dergiyi değerlendirir, yeni sayılar için önerileri derlerdik. Bugüne kadar Mimar.ist’in değişik evrelerinde Günhan Danışman, Deniz İncedayı, Gül Köksal, Ahmet Tercan, Zafer Akay, Mücella Yapıcı gibi pek çok meslektaşımız Yayın Kurulu ve Danışma Kurulu üyesi olarak özveriyle katkılarını sundular. Bunu özellikle belirtmek isterim; Oda’daki çalışma ortamının sinerjisi dergi ortamına da taşınmış ve ortak üretmenin coşkusuyla, nitelikli bir ürün oluşturma, mimarlık kamuoyuna beğendirebilme endişesini birlikte yaşamıştık.

Derginin ilk sayısında İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu sekreter üyesi olarak “Katkıya ve Paylaşmaya Çağrı” başlıklı yazımda bu başlangıcın heyecanını okurlarla paylaştım.

Dergimiz Mimar.ist nihayet önümüzde... Türkiye’de yayınlanan 15’e yakın derginin yanı sıra, şubemizin dergisi de mimarlık ortamımıza katkı koymaya hazırlanıyor.

Mimar.ist her şeyden önce kurumsal bir dergi. Diğerlerinden ayırt edici özelliği bu. Mimarlar Odası’nın ve ona güç veren meslektaş dayanışmasının 47 yıllık birikiminin üzerine yenilerini koymak, sadece kendininkiyle değil, tüm mimarlık ortamının birikiminden güç almak ve katkı koyanlarla birlikte mimarlık kültürünü geliştirmek beklentisindedir. Bu dönemin yöneticileri olarak Oda’nın birikimini, deneylerini ve bunların oluşturduğu toplumsal ve kuramsal kazanımları önemsiyoruz ve bunun tüm mimarlar tarafından da içselleştirilmesini diliyoruz.

Mimar.ist’in, Oda söyleminin zenginleştirilmesinin bir aracı olacağını, böyle bir gereksinmenin ve beklentinin giderek yoğunlaştığını da belirtmeliyiz. Dergide, genç mimarların çalışmalarına deneyimli kalemlerin yanı sıra yer vermek, böylece ortak katkıyı özendirmek mümkün olabilecektir..

Mimarlar Odası’nın, Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) ve ulusal mimarlık örgütleriyle kurduğu bağların oluşturduğu zenginliği okurlarımızla paylaşmayı, dergi aracılığıyla yeni ilişkiler geliştirmeyi ve mevcut ilişkileri de pekiştirmeyi diliyoruz. Küreselleşmenin mesleğimizle ilgili yüzünün sıkıntılarını pek çok ülke bizlerden önce yaşadı veya birlikte yaşıyor. Bu konuda yapılan bölgesel toplantılardaki tartışmaların da Mimar.ist aracılığıyla yansıtılmasını gerekli görüyoruz. Dünyayı takip etmek ve tartıştığımız konularda neler olup bittiğini meslektaşlarımızın bilgisine sunmak, bu amaçla da çeviri yazılara geniş yer vermek istiyoruz.

Mimar.ist bir İstanbul dergisidir, “ist” eki bunu tanımlar. O nedenle, daha çok bölgenin sorunlarına ağırlık vermesi istenebilir. Ancak Türkiye’nin sorunları İstanbul’un da sorunlarıdır, İstanbul’dan kaynaklanmaktadır veya İstanbul’da yansımaktadır. Bu anlamda derginin Türkiye genelinde mesleki toplumsal sorunları irdelemesi kaçınılmaz olacaktır. Kent planlaması sorunlarını, bu konunun afetle olan ilişkisini, planlama kavramının erozyona uğramasının yol açtığı sorunları tartışmak ve keza dünyadaki benzeri tartışmaları buraya yansıtmak istiyoruz.

Bir kısım öncü mimarın çağı yakalamasının yanı sıra, gelişmelerin algılanabildiği kadarıyla paylaşılmasını da önemsiyoruz ve bu konunun öncelikle gözetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yarışma projelerinin değerlendirilmesinden, malzeme ve detay konularındaki incelemelere kadar, bir tür meslek içi üretimin sorgulandığı ve eğitim yönünden desteklendiği bir program yürütülmesi bu anlamda değerlendirilmelidir.

Mimarlık eleştirisi, Mimar.ist’in çıkış noktalarından birisidir. Mesleki uygulamanın topluma yansıyan yüzü, mimarlık eleştirisinin hemen hemen hiç olmayışıyla şekillenmektedir. Özeleştiri kültürünün olmadığı bir toplumda bu, doğal bir durum sayılabilir. Ancak, kimi öncü davranışları içinde geliştiren potansiyelimizin bu konuda da adım atacağına, açtığımız bu platformu değerlendireceğine inanıyoruz. Mimarlık etiğinin göze batar ölçüde aranmaya başlamasına bakarak, işimizin çok da kolay olmadığının farkındayız.

Mimar.ist’i koruma kavramına yönelik yeni açılımları, ülkemizin kültürel mirasına titizlenmeyi bir uygarlık ve evrensel insan haklarının gereği olarak gören değerlendirmelerin bir aracı olabilir diye de düşünüyoruz.

Mesleğimizin bugünlerde içine sürüklendiği hukuksal karışıklık ve bunlarla bağlantılı olarak yapılan tartışmalar da şüphesiz dergimizde yer alacak ve okurların konuyla ilgili bilgilenmelerini hedefleyecektir. Bildiğiniz gibi son olarak 601 sayılı KHK ile mimarlık ortamımızı tehdit eden bir düzenleme emrivakisiyle karşı karşıyayız. Bunun getirdiği ve getireceği sorunları tartışmak ve üniversitelerle birlikte çözüm üretmek durumundayız. Bizden yapmamız istenenlerle, yapılması gerekenler ve yapabileceklerimizin tartışmasını dergimizde de yürütmek isteriz.

Mimar.ist tek başına bir yayın organı değildir; Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin yayınladığı Mimarlık ve diğer şube dergileriyle birlikte ortak bir mimarlık kültürünün oluşmasına katkıda bulunmaya çalışacaktır. Keza sadece dergi olarak da değil, Oda’nın kitaplaştırılmış pek çok çalışması vardır ve yayın politikası bunlarla birlikte bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Ancak Mimar.ist’in tüm diğer dergilerde olduğu gibi bir düzenli okuru ve bu okurun da dergisinden beklentileri olması kaçınılmazdır. Oda’nın başka yayınlarının derginin eksik bıraktıklarını nasıl olsa tamamlayabilecekleri düşüncesi, Mimar.ist’in mükemmeli arama duygusunu zedelemeyecektir.

Mimar.ist’in birinci elden mimarlara ulaşma imkânı vardır. Dergimiz Oda’ya aidatını ödeyen üyelerimize ücretsiz olarak dağıtılacaktır. Ulaşabileceğimiz kitle açısından bunun küçümsenmemesi, bir şans olarak da değerlendirilmesi gerekir. Okurun mimarlık mesleğinin uygulayıcıları olması, gerek yazarlara, gerekse Oda yöneticileri olarak bize dolaysız aktarım imkânı sağlaması bakımından önemlidir. Derginin yayınlanması ve okurun eline geçmesinden sonra, değerlendirmelerin alınması mümkün olabilecek ve bir ölçüde mimarların beklentileri izlenebilecektir.

Yeni olmanın heyecanıyla, kurumlaşmışlığın olgunluğunu harmanlamaya, güzellikler üretmeye çalışıyoruz. Sizleri de birlikte üretmenin keyfini çıkarmaya, katkıya, paylaşmaya çağırıyoruz.

Mimar.ist’in 50 sayılık birikimi bu çağrıya verilen olumlu cevabın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Derginin ilk sayısında bir de ek yayımlanmıştı. Bülent Tarım ve Ayşen Ciravoğlu’nun hazırladığı “1950’ler: Yakın Dönem Mimarlık Ortamının Korunmasına İlişkin Bir Derleme” başlıklı bu poster çalışmasının çok ilgi gördüğünü ve uzun süre mimarlık bürolarının duvarlarında asılı kaldığını hatırlıyorum. Daha sonraki sayılarda da bazı ekler yayımlandı, ne yazık ki maddi nedenlerle böylesi eklerin verilmesi konusunda bir süreklilik sağlanamadı.

Şener Özler’in Ölümü

Mimar.ist’in yayımlanmasında büyük emeği geçen değerli arkadaşımız Şener Özler’i derginin yayının hemen ertesinde kaybettik. İlk sayının çıkışının ardından gerçekleştirdiğimiz kokteylde büyük sevinci paylaşmış ve dergiyi neredeyse bizlere emanet ederek hastaneye yatmıştı. Kısa süre sonra da, derginin henüz ikinci sayısı yayımlanmadan ölüm haberini aldık. İkinci sayıda “Şener Özler’in Anısına” başlıklı yazıda üzüntülerimizi okurlarımızla paylaşmış, Mimar.ist’in Şener’in indindeki önemine değinmiştim.

mimar.ist yayın kurulu üyesi Şener Özler’i kaybettik.

Şener Özler, başka pek çok konuda olduğu gibi dergimizin de oluşmasına emek harcamış, senelerce dergi projesini hayata geçirmeye çalışmıştı.

Tesellimiz mimar.ist’in birinci sayısını görmüş ve önümüzdeki sayılarla ilgili olarak yapılan çalışmaların değerlendirildiği Danışma Kurulu toplantısına katılmış olmasıdır. Şener, kurumlaşmanın, sistemli çalışmanın önemini sürekli vurgulamış, hafızasız bir toplumda arşiv ve dokümantasyon merkezi oluşturmanın bir kurum için ne kadar önemli olduğunu kavramış ve bu uğurda senelerini vermiştir.

Kadirbilmezliğe karşı direnmeye çalışmış, bunun için de yayın aracılığıyla sürekli bu birikimi artırmak istemiştir. Son olarak “sözlü tarih” projesini geliştirmeye, konuyla ilgili olarak hazırlığına katıldığı bir programı hayata geçirmeye çalışıyordu.

Dileğimiz bu çabanın tamamlanması ve ortak hafızamıza katkı olarak yerini almasıdır. Kente sahip çıkmak yoğun bir çabayı, bu çabayı sağlayabilmek de ortaklaşa bir gönüllülüğü gerektirir. Şener en çok bu gönüllülüğe vurgu yapıyor ve bu duyguyu kaybetmememiz gerektiğini söylüyordu. Kız Kulesi tartışmalarında olsun, diğer kent “suçları” konusunda olsun, gösterdiği duygusal yaklaşımı buna bağlamak yanlış olmaz sanırım. Tarlabaşı yıkımlarını belgeleyen filmi, seneler sonra dahi seyrederken duygulanabilen, elden gidenleri görerek, gidebileceklerin peşine düşen biriydi Şener.

Görmüş geçirmişliği, insan ilişkileri alanında belli bir tartıya sahip olmayı, bu tartıya çıkardıklarının da darasını alabilmeyi getirmişti.

 Birlikte çalışabilme fırsatını bulmaktan, dergide yaptıklarımız ve yapacaklarımızın coşkusunu paylaşmaktan çok mutluyuz.

Bizler için bu turfanda meyve tadındaki, paylaşım dolu günleri hep iyi duygularla anacağız.

Bugün Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde “Şener Özler Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi” var. Derginin 50 sayılık ömrünün oda tarihiyle iç içe yanlarından birisinin somutlaştığı bir alan olduğu için özellikle belirtmek ve Şener’i bir kez daha anmak istedim.

50 Sayının Birikimi

Süreçte yaşananları tek tek ayrıntılandırmak ve yazıyı kronolojik bir doküman haline getirmek niyetinde değilim. Bu sayımızla birlikte hazırlanacak dizinde derginin 13 yıllık yayın hayatı boyunca oluşturduğu birikimi izlemeniz mümkün. Derginin hazırlığına başladığımızda ve ilk sayının yayımlandığı günlerdeki düşünce ve duygu dünyamızı aktarmak istedim.

Bugünden bakınca Mimar.ist ve mimarlık yayıncılığının geleceği üzerine neler söyleyebiliriz, ne gibi projeler geliştirebiliriz? Günümüzdeki mimarlık yayıncılığının durumuna kısaca değinmek, bu çerçevede yapmak istediklerimizi, yapabildiklerimizi ve yapamadıklarımızı aktarmak isterim.

Geçtiğimiz yıl Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin yayımladığı Mimarlık dergisinin 50. yaşını kutladık. Bu kapsamda dile getirdiklerimi büyük ölçüde Mimar.ist için de tekrar etmek isterim. Mimarlar Odası’nda görev alanların toplum ve kamu yararı gözeten bir çalışma anlayışını rehber edinmesinin doğal bir sonucu olarak Mimarlar Odası yayınlarındaki yazıların geniş bir konu yelpazesi içerdiğini görüyoruz. Yapı üretim sürecindeki sorunlar, meslektaşlarımızın performanslarının sergilenmesi, yarışmalar, mimarlık eğitimi gibi konuların, dünyada, ülkemizde ve mesleğimizde yaşanan gelişmeler, bunların değerlendirilmesi bütünlüğü içerisinde ele alınmasına özen gösterilmesi önemli bir birikimin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bugün yayınların arşivine baktığımızda dünyadaki, ülkemizdeki ve mesleğimizdeki gelişmelerin çok yönlü ele alışlarla irdelendiğini görüyoruz. Üstelik yeni gelişmelerin ışığında, derginin arşivine dijital anlamda ulaşmanın sağlanması bunu daha kolay izleyebilmemize olanak veriyor.

Şu anda ülkemizdeki yayın bolluğu herkesin dikkatini çekiyor. Pek çok dünya ülkesinde olmadığı kadar bir yayın etkinliği ile karşı karşıyayız. Türkiye’deki yapı üretim hacminin büyüklüğü çerçevesinde yerli ve yabancı pek çok firmanın ürünlerini sergilemeye, tanıtmaya çalıştıkları bu ortamda bir sektör dergileri bolluğuyla da karşılaşıyoruz. Değişik periyotlarla yayımlanan en az 15 sürekli mesleki yayın sayabiliyoruz. Bunların yanı sıra Mimarlar Odası’nın Genel Merkez ve değişik şubelerinin yayımladıkları 16 dergi ve 30 bülten yayını da sürüyor. Ayrıca üniversitelerin bünyesinde yayımlanan 6 civarında hakemli dergi de akademik ortamdaki verimi değerlendirerek katkıda bulunuyor. Elbette bu ortamın zenginliğine, mimarlık camiasının yakından takip ettiği yabancı mimarlık dergilerini de eklememiz gerekiyor.

Bu çeşitliliğin içerisinde doğru bir yayın politikası belirlemek ve uygulamak en başta gelen önceliğimizdi şüphesiz. Bu farklı yayın yelpazesi yayın organlarına kendi programlarını ve hedeflerini belirleme zorunluluğunu da getiriyor ki, bu bir şans olarak da alınabilir. Derginin bir meslek örgütü yayını olarak ücretsiz dağıtılması, yüksek bir tiraja sahip olması, sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Ticari amaçlı kurumların yayınları ile farklılaştığımız noktalar elbette olacaktır. Derginin okunurluğunu artırma, içinde ilgi çekecek yazıların yanında, ilgilenilmesini istediğimiz yazıların da olması, böyle bir dengenin gözetilmesini önemsiyoruz.

Mimar.ist dergisinin bir uluslararası indeks tarafından listeye alındığı haberlerini sizlerle paylaşmıştık. Bir hakemli dergi olmasak da, bunun akademik alandan gelen yazı miktarının artmasına neden olduğunu, yayın kurulumuzun gelen yazıları dikkatli bir şekilde incelediğini belirtmeliyim. Akademik alandan gelen spesifik konulardaki katkıların derginin eline ulaştığı geniş kitlenin ilgisini çekmeyebileceği endişesi seçim kriterlerimize de ister istemez yansıyor. Üniversite yayınlarının artmasıyla dergiye yönelik böyle bir baskının hafifleyeceğini umuyor ve bu yöndeki gelişmeleri destekliyoruz.

Mimarlık yayıncılığıyla sınırlı olmayan, tüm yayın ortamını ilgilendiren önemli bir tartışma konusu da internet yayıncılığı ya da dijital ortamda yayıncılığın basılı yayınları gereksiz kılacağı yönündeki iddia…

Dijital ortamdaki yayıncılığın sağladığı olanaklar, haberlerin güncellenmesinin hızı, paylaşımdaki yaygınlık gibi etkenlerin yayıncılığa büyük bir açılım getirdiğini görüyoruz. Günlük gazetelerin internet sayfaları gün içerisindeki güncellemelerle daha sık bakılır oluyor, ayrı internet gazeteleri basın dünyasındaki yerini pekiştiriyor, kendi okurlarını oluşturuyor. Mimarlık yayıncılığı da doğal olarak benzer süreçlerden etkileniyor.

2008’de Avrupa’da yapılan bir araştırmada en çok internet kullanan mimarın Türkiye’de olduğu ileri sürülüyordu, doğru olabileceğini düşünüyorum. Şu anda mimarlık ortamında pek çok internet yayını, onun yanı sıra değişik kurumların internet siteleri var. İnternet ortamında haberlerin çok sık güncellenebilme olanağı önemli bir fırsat veriyor. Dergilerin bu güncelliği farklı bir şekilde aktarması gerektiği açık. Derginin internet yayıncılığından farklı avantajlarını öne çıkaracak bir yayın politikası izlemesi; internetteki hız avantajına karşılık basılı yayınlarda içeriğin ve görsel malzemelerin gerçekten doyurucu olması ve seçilmişlik duygusu uyandırması gerekiyor. Basılı ortamla dijital olanakların birbirini beslemesi, birbirini desteklemesi, bir tür görev bölüşümü içerisinde kendi alanlarında hayatiyetlerini sürdürmeleri önemli.

Dijital yayıncılığın basılı yayıncılığı bitireceği kehanetine katılmadığımı, kâğıt ve mürekkep kokusunu daha uzun süre duyacağımızı söyleyebilirim. Sinema çıktığında tiyatronun biteceği, televizyon çıktığında ise her ikisinin de öleceği söylendi. Her biri kendi alanında birbirinden beslenerek, birbirinden öğrenerek, yararlanarak, gelişerek yaşamaya devam ediyor. Oysa video gösterim cihazı gibi bazı yenilikler tarih oldu. Bugün ne yöne doğru gelişeceğini kestiremediğimiz bir teknik ilerleme sürecinin içerisindeyiz; gelişmeleri takip etmek, hayatımıza katmak, irdelemek önemli.

İnternet ortamındaki haber akışının sağlanabilmesi, gelen bilgi yığılmasının bir editörlük hizmetinden geçirilerek meslektaşlarımızla paylaşılması, bu ortamın da basılı yayın özeniyle hazırlanması gerekiyor. Basılı yayın ortamıyla, internet yayıncılığının böylesi bir görev bölüşümü içerisinde bütünleştirilmesinin dergilerin alanını daha net belirginleştireceğine inanıyorum.

Bir diğer eksikliğimizin de yabancı dilde yayın konusunda olduğunu düşünüyorum. Giderek küçülen dünyada meslektaşlarımızın performanslarının uluslararası ortamlarda bilinir kılınmasını, küreselleşmenin mimarlık kültürüne etkileri üzerine yazıların uluslararası meslek ortamına aktarılabilmesini sağlamayı hedefliyorduk. Mimar.ist 2005 İstanbul Dünya Mimarlık Kongresi sırasında seçme makalelerden oluşan İngilizce bir sayı hazırlayarak İstanbul’a gelen mimarlara iletebildi. Bu sayıya yazdığım yazıda görüşlerimi şöyle ifade etmiştim:

Mesleğimizdeki uluslararasılaşma eğiliminin yoğunlaşması ülkelerin kendi meslek pratiklerini paylaşma konusundaki eğilimi de hızlandırdı. Gerek Avrupa Birliği ülkelerinin kendi aralarındaki ilişkiler, gerek bu ülkelerin ABD ve diğer metropol ülkelerle olan ilişkileri, gerekse üçüncü dünya diye tanımlanan ülkelerdeki mimarlık pratiklerinin izlenmesi, acil bir ihtiyaç şeklinde belirmeye başladı.

Mimarinin dili evrenseldir, müzik gibi, resim gibi. Mimari ürünlerin okunmasında, izlenmesinde dil engelinin olmaması, aynı zamanda mimarinin doğası gereği, ürünün herkese açık bir yapıt olarak ortada durması olgusu, aynı eğilimin farklı coğrafyalarda tekrarını ve beğeninin benzeşmesini de beraberinde getirmektedir. Yapı malzemeleri sektörünün uluslararası piyasadan etkilenmesi ve ona yönelik üretim de yapar hale gelmesi, benzer ürünler üretilmesinin nedenlerinden biri olarak görülebilir. Ama tüm bunların ötesinde mimarlık yayınının etkisi tartışılamaz boyutlardadır. Mimarlık dergileri neredeyse bir estetik ithalatının aracı konumundadırlar.

Elinizdeki İngilizce özel sayıyı hazırlarken Yayın Kurulumuz, bir dünya kongresi vesilesiyle kentimize gelen siz meslektaşlarımıza, bu kentin mimarları olarak, kentimizin ve mesleğimizin sorunlarını yayın organında nasıl ele aldığımızı göstermeyi ve çabalarımızı sizlerle paylaşmayı amaçladı. Dileğimiz, prototipini incelemek fırsatını bulduğunuz dergimizdeki yazıların sizler tarafından değerlendirilmesidir. Dergimizdeki yazıları, yazarından izin alarak ve kaynak göstererek kullanabileceğinizi, bu konuda sizlere yardımcı olmaktan mutluluk duyacağımızı belirtmek isteriz. Aynı şekilde gelecek sayılarımızda yer vermemiz için önereceğiniz yazıları da değerlendireceğimizi bilmenizi isteriz.

Mimar.ist’in sayılarında pek çok çeviri makalenin yer aldığını izlemişsinizdir. Zaman zaman önemli gördüğümüz, sizinle paylaşmak istediğimiz yazıların çevrilerek basılmasını sürdürüyoruz.

Yeni Projeler Üretebilmek…

Üzerinde yaşadığımız bu topraklarda binlerce yıldır değişik kültürler eserler yarattı. Bizlere bıraktıkları mimari miras, sahip olmakla onur duyduğumuz kültür zenginliğimizdir, bize gurur vermektedir. Bugünün mimarları kendimizi bu geleneğin mirasçısı sayıyor ve bu mirası gelecek kuşaklara sağlıklaştırarak aktarmanın yanı sıra daha da zenginleştirmek göreviyle yükümlü hissediyoruz. Bugün üzerinde yaşadığımız bu kültürel mimari mirasın farkında olmak, bu coğrafyada mimarlık yapmak önemli bir sorumluluk gerektiriyor. Mimarlar Odası’nın 60 yıldır sürdürdüğü mücadelenin özünde bu sorumluluk duygusu yatmaktadır. Daha nitelikli mimarlık ve kent ortamlarının oluşturulabilmesinin sağlanması, mimarlık değerlerimize çağdaş mimarlık örneklerinin eklenmesi, kentlerimizin, yaşam çevrelerimizin bu yolla yaşanılır kılınması en önemli hedefimizdir. Mimar.ist bu arayışın önemli bir parçası olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

Mimar.ist bugün 50. sayısına erişmiş olmanın olgunluğuyla geleceğe hazırlanıyor. Bu birikime yazılarıyla katkıda bulunan, bu birikimin oluşmasını sağlayan değerli meslektaşlarımıza, bilim insanlarına, yazarlarımıza teşekkür ediyorum. Yayın Kurulu’nda birlikte olduğumuz meslektaşlarımıza, Danışma Kurulu toplantılarına katılarak Mimar.ist’in daha iyi olması için fikirlerini bizlerle paylaşan dostlarımıza çok teşekkür ediyorum.

Mimarlık yayıncılığını, daha doğrusu yayıncılığı yakından bilmeyenlere bir derginin yayınlanması kolay gelebilir, çabalar hafife alınabilir. Bazı meslektaşlarımızın mimarlık yayınının sadece yazı yazarak ya da birkaç görsel vererek çıkabileceğini düşündüklerini, zaman zaman bunu dile getirdiklerini de görüyorum. Mimarlık yayıncılığı çok zahmetli bir iştir, yıllardır yayın mutfağında bulunan birisi olarak bunu özellikle belirtmek istiyorum. Yayına emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarıma, birlikte ürettiğimiz yayınların heyecanını, gerilimini ve mutluluğunu paylaştığımız tüm ekibe içten teşekkür ediyorum.

16 Mayıs 2014 / Etiket: Mimarlık Yayıncılığı

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin dergisi Mimar.ist’in 50. sayısının yayınlanması genel bir değerlendirme yapılmasına vesile oldu. Bu yazı derginin 50. sayısında (Yaz 2014) yayımlandı.

1 yorum:

  1. Mimarlık Dergisi (72/3) PDF indir – Epub Oku – Ücretsiz Mobil Download
    YENİ ZAMANLAR SAHAF (2. El Kitaplar) tarafından yayınlanan Mimarlık Dergisi (72/3) kitabını okumak ister misiniz? Sizlere Mimarlık Dergisi (72/3) pdf indirme linki ve detaylarını vermeye çalıştık. Kollektif imzası taşıyan esere ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz. Mimari kategorisinde kendisine yer bulan Mimarlık Dergisi (72/3) kitabı okumak için harika! Sizlere öncelikle pdf bağlantısını ve ardından da eser özelliklerini vermeye
    https://www.pdfindiroku.xyz/mimarlik-dergisi-72-3-pdf-indir-epub-oku-ucretsiz-mobil-download/

    YanıtlaSil