29 Eylül 2015 Salı

Niyazi Duranay’ı Uğurlarken

Mimarlar Odası Genel Kurulu'nda
Mimarlar Odası’yla ilk tanıştığımda, 1974 yılında, Yönetim Kurulu’nda Şaban Ormanlar Başkan, Niyazi Duranay Başkan Yardımcısı, Güven Birkan da Genel Sekreter olarak görev yapıyorlardı. Şaban Ormanlar ve Niyazi Duranay İstanbul’dan toplantılar için Ankara’ya geliyorlardı. Genel Merkez’de çalışanlar olarak daha çok Güven Birkan’la muhatap oluyorduk. Niyazi Duranay o zaman da “ağabey” olarak anılan, sözü dinlenen, saygı gösterilen büyüklerimizden biriydi, herkesin “Niyazi Ağabey”i idi. Aradan bunca sene geçti, Oda’da bunca yönetici geldi, geçti, Niyazi Duranay benim gibi nicelerinin “ağabeyi” olarak hep yanımızda, Oda’daydı.

Üniversitelerde akademisyenlerin örnek aldıkları, çalışmalarından etkilendikleri, yararlandıkları, onun gibi olmak istedikleri, izinden gitmeye çalıştıkları duayen hocalarımız vardır.

Kentlerimizdeki bu kaotik yapılaşma ortamında sıra dışı işleriyle, büro düzenleriyle dikkati çeken, tecrübeleriyle örnek davranış sergileyen meslektaşlarımız vardır. Mesleğe yeni başlayanların kendileri için rol modeli olarak belledikleri, merakla izledikleri, benzemeye çalıştıkları ustalardan söz ediyorum.

Niyazi Duranay ise “Odacıların” rol modeli olmuştur. Mimarlar Odası’nın kurucularından olmuş, yıllarca her kademede çalışmıştı. Oda’nın duyurusundaki listeye bir göz atmak bile Oda’yla nasıl bir kopmaz bağ ile bağlı olduğunu göstermeye yetiyor. Buna yıllardır sayısız komitede üstlendiği görevleri, toplantı yöneticiliğini de eklemeliyiz. Oda sicil numarasını hatırlatmayı severdi, gençlere yalnız olmadıklarını, gelenekle geleceğin harmanlandığı ortamların vazgeçilmez bileşeni olduğunu söylemek isterdi.

Mimarlar Odası yönetimlerinde görev alanların yakından bildikleri ve sürekli varlıklarını hissettikleri bir olgu, Oda’nın oluşturduğu birikimdir. Bu birikimi üzerlerinde taşıyan meslektaşlarımız, yöneticilerin her başları sıkıştığında arayabilecekleri, el uzattığında yakalayabilecekleri yakınlıkta olmuşlardır. Bu oldukça zengin birikimle birlikte çalışma fırsatının bulunması yönetim kurulları için her zaman bir şans olmuştur. Gerek komitelerde, komisyonlarda, gerek bilim kurullarında Oda’nın politikasının oluşturulmasına, geliştirilmesine, yürütülmesine katkı koyan, her çağırıldığında Mimarlar Odası’na koşan bu meslektaşlarımız, yapılabilenlerin haklı kıvancını ortaklaşa paylaşmaktan mutlu olduğumuz bir aileyi ifade eder; Odacılar derken bu ortamı anlatmaya çalışıyorum.   

Cenaze töreninde duygularını paylaşan yakınlarının aktardıkları gibi hepimizdeki ortak izlenim, toplantılara vaktinde gelerek örnek olmaya çalışan, sağduyuyu temsil eden, yerinde uyarılarıyla hataları önlemeye çalışan, varlığıyla çalışanları teşvik eden bir veteran kimliğiydi. Elbette benim gibi uzun yıllar birlikte çalışma fırsatını bulanlar, pek çok toplantılarda birlikte olanlar öfkeli halini de hatırlayacaklardır. Sakin, soğukkanlı üslubuyla birlikte, doğrularını savunma konusunda tereddüde düşmeden, gerektiğinde heyecan dozunu oldukça yükselterek müdahale edebilmesiyle de hafızalarımızdadır. Oldukça gergin geçen bir toplantıyı ayakta yönetmeye çalışırken gördüğümde sağlığı için gerçekten endişelenmiştim.

“Mimarlar Odası Tarihinden Portreler” sözlü tarih dizisinde bize hayat hikâyesini aktarmıştı. Herkes için zorluklarla geçen yıllar, Niyazi Duranay için daha da zor geçen yıllar, savaş yıllarının zorlukları içerisinde sürdürülen eğitim. Bugünler çok acı veriyordu elbette, öfkeliydi, kazanımların küçüksenmesine, yok edilişine ses çıkarılmamasına katlanamıyordu. Malatya doğduğu, İstanbul yıllardır yaşadığı kent, hemen her yer gibi ranta kurban ediliyor, hemen her geçen gün bir tahribatın haberi geliyordu, bunları gördükçe üzülüyor, isyan ediyordu.

Hepimiz için öyledir de, Niyazi Ağabey için daha da önem kazandığını düşünüyorum; Mimarlar Odası her zaman dikkatle korumamız, gözetmemiz gereken bir kurumdur, sığınabileceğimiz bir limandır. İktidarın Mimarlar Odası’na baskıları her geçen gün artıyordu, bundan dolayı da öfkeliydi, endişeliydi. Niyazi Ağabey Oda’yla yaşadı, Oda’da yaşadı. Mimarlar Odası, pek çoğumuz gibi nefes alabildiği, görüşlerini paylaştığı, mücadelesine destek verdiği, verebildiği için mutlu olduğu bir yapıydı.

Mimarlar Odası Niyazi Duranay ve daha nicelerinin çabalarından güç almış, birlikte güçlü olduklarını hissettirmiştir. Bir kurumun parçası olmak, birlikte bir şeyler yapabilmek, yaparken öğrenmek, görerek öğrenmek; sözünü ettiğim Odacıların rol modeli olmak böyle bir şey. Anısına saygıyla…

Mimarlara Mektup bülteninin 200. sayısında (Ekim 2015) yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder