19 Kasım 2015 Perşembe

Her Şeye Rağmen Barışa Bir Şans Vermeliyiz

Ne zaman ve nasıl biteceğini kestiremediğimiz bir savaşı üzüntüyle, dehşet içinde izliyoruz. İzlemek belki yanlış bir kelime, yaşıyoruz, tüm dünyayla birlikte.

7 Haziran seçimlerine doğru artan ve sonrasında iyice tırmandırılan terör ortamında tartışmalar, endişeler içinde 1 Kasım seçimleri yapıldı. 10 Ekim Cumartesi günü Ankara’da meslek örgütlerinin ve sendikaların gerçekleştireceği Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi ülke tarihindeki en kanlı terör saldırılarından birinin hedefi oldu. Yüzün üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti ve ne yazık ki böylesi bir acı bile bizi birleştiremedi, acımızı ortak bir duygudaşlıkla yaşayamadık.
Oysa 2015 yılına büyük umutlarla başlamıştık; her ne kadar farklı yorumlar olsa da yıllar süren savaşın siyasi olarak bitirilmesinin gündeme gelmesi, çatışmasızlık ortamının yarattığı olumlu bekleyiş geleceğe olan iyimserliğimizi besliyordu. Heyhat; yaşananlar iyimserliği boşa çıkarmaya yetti; terör, ülkemizde ve tüm dünyada neler yapabileceğini gösterdi ve hepimizi irkiltti.  

Dünyamız, başta Ortadoğu aklın havsalanın almadığı cinnet günlerini yaşıyor. IŞİD vahşeti sadece Suriye ve Irak’ta değil her yerde kendini gösteriyor. Rus yolcu uçağının Mısır’da düşürülmesi, Beyrut’ta Şii mahallesinde onlarca insanın parçalanarak öldürülmesi ve Paris katliamı haberleriyle doruğa çıkan IŞİD terörünün aldığı yeni boyutlar gelecek öngörüsünü iyice karamsar hale getirdi. Batı kendisinden oldukça uzakta ve “öteki” mahallede gerçekleşen bu saldırıları çok da umursamamış, insanlık adına utanılacak bir tutum takınmıştı. Tıpkı Paris saldırısında ölenlerin anısına saygı duruşu yapılırken tekbir getiren, ıslık çalan futbol seyircileri gibi…

Öncelikle bir noktanın altını kalınca çizelim: Terör bir insanlık suçudur. Sonuçları itibariyle pek çok masum insanın etkilenmesinin yanı sıra, terörü oluşturan sebepleri ağırlaştırmasıyla da, kini ve nefreti artırması ve pekiştirmesiyle de, başvuranların bile önceden kestiremeyecekleri tehlikeli ve geri dönüşü de çok kolay olmayan bir süreci tırmandırması nedeniyle de yanlıştır. Terörün bu şekilde tırmanmasının, özellikle de intihar saldırılarına kadar işi vardıracak bir toplumsal cinnet noktasına nasıl gelindiğinin iyice ve sakin bir şekilde düşünülmesi gerekir. Öncelikle de terörü kabul edilebilir bir mücadele yöntemi olarak benimseyenlerin bu değerlendirmeyi yapması yerinde olacaktır. Terörün önüne bazı sıfatlar ekleyerek bazılarının lanetlenmesi, bazılarının ise kabul edilebilir bulunması, giderek desteklenmesi, kayırılması bugün gelinen açmazın, sıkıntının en önemli nedenlerinden birisidir.

Ekranlarda izleyicileri daha fazla irkiltmemek için ehlileştirilmiş savaş görüntülerini izliyoruz, bunlar bile dehşet verici. Ülkemizde on binlerce kişinin yaşadığı kentlerde günlerce sokağa çıkma yasağı uygulanıyor, hendekler kazılıyor, kapanması için ordu tanklarla kentlere giriyor, evler yıkılıyor, insanlar yine göç yollarına düşüyor. Güvenlik güçlerinin duvarlara yazdıkları yazılar ürkütücü; geleceğimizi zehirleyen nefret dolu sözler bunlar. Daha önce de dile getirilmişti, tekrarlayalım; “Terörün gücüne de, gücün terörüne de karşıyız!” Bu sözün anlamını, içerdiği derin kavramı duyumsamak gerekiyor.

Savaş savaştır ve kötüdür. Başta Fransa yönetimi olmak üzere egemenler kolay dinmeyeceğe benzeyen kızgınlığı yönlendirecek hedefler aramakla meşgul. Savaş ilan edildi; “terörün kökü kazınıncaya kadar” deniyor ve bu kadarı da ne yapacağını kestiremeyen kitleler için yetebiliyor. Oysa yıllardır yürütülen savaş, terörün devlet eliyle resmen yapılmasından başka bir şey değil. Terör, savaş, teröre karşı savaş, kirlenmiş, lanetli sözler bunlar.  

Çocuklarımıza savaşsız bir dünya vaat etmiştik, geçmişteki acıların yaşanmaması için çaba sarf edeceğimizi söylemiştik; şimdi bu çabayı ve bu duyarlılığı göstermenin zamanı. İnsanlık 21. yüzyılda savaşa yol açmadan terörü önleyebilecek birikime sahiptir. Yeter ki istensin. Yeter ki barışa bir şans verilsin.

 Güney Mimarlık dergisinin Aralık 2015 tarihli 20. sayısında yayımlanmıştır.

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder